Kayıtlar

Eylül, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AkParti’nin Olağan 4. Kongresini Doğru Okumak

Çıraklık, kalfalık derken ustalık döneminin de sonuna yaklaşan Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AkParti 4. olağan kongresi ile adeta kan tazeledi. Yıllarını koalisyon hükümetlerinin çapsız siyaseti ile heba eden Türkiye 2002’den bugüne adeta Usain Bolt gibi atak üzerine atak yaptı. Hem fiziki anlamda, hem de manevi anlamda gözü kör olmayan, hislerini kaybetmemiş hala vicdanıyla duyumsayan kişiler Türkiye’nin bu atılımların şüphesiz farkındalar. Kur’an-ı Kerim’de Araf Suresi 179. ayette buyrulduğu gibi gözleri olup görmeyen, kulakları olup duymayanlar için dua etmekten başka bir şansımız galiba bulunmuyor. Dün gerçekleştirilen 4.olağan kongreye gelecek olursak, bilmiyorum fark ettiniz mi içerisinde hem meydan okumayı, hem birlikteliği, hem cesareti, hem de İslam âlemine bir haykırışı barındırıyordu. Her organizasyonun tabiî ki kendince bir takım kusurları olabilir, dört dörtlük olmazda 3,99’luk bir organizasyon ortaya çıkabilir, tabi bu işin şakası. Yıllardır darbeler, muhtırala

Ekber'i Tanımak ve Acziyetimizi Anlamak

Resim
Hayatı o kadar otomatiğe bağlamışız ki dönen çarkın dişlileri arasında nasıl tükendiğimizi anlayacak, büyük zannettiğimiz kendimizden ve içinde yaşadığımız evrenden daha büyük hatta onun yaratıcısı olan Ekber’i tanıma, anlama ve onun kudretini, ihtişamını düşünme fırsatımız neredeyse yok gibi. Eline tutuşturulan cüz-i irade şarabı ile kendinden gecen insan, aslında bir iradesinin olmadığını kavrayamayacak kadar at gözlüğünden bir hayat sürdüğünün farkında bile değil. Sultanın yanında tebanın iradesi ne olabilir ki? Her an yok olmakla burun buruna olan insan aslında olmak ve ölmek arasındaki iki ufak nokta farkıyla hayatını sürdürmekte. Noktalar olmadan hayatına devam ederken iki nokta yanı ol diye emredince Allah’ın olan, yine öl diye emredince ölecek olan insan… nokta farkıyla bir yaşam. Buna rağmen acziyetini bilmek yerine kibrinin bataklığında debelenen debelendikçe de bir kat daha aşağı inen esfele safilin ve eşrefi mahlûkat ülkesinin tampon bölgesidir aslında. Ölümün ensemi

Çaycı Demle Tavşan Kanı Bir Muhabbet, Samımı Olsun

Resim
Günübirlik gelişen dünyada unuttuğumuz ya da unutmaya yüz tutan bir değer; muhabbet. Nerde o eski günler deyip koyu bir iskambil, tavla, pişti oyununa dalan eski toprak tabirinin muhatabı amcalar bile özlemini çeker olmuş şimdilerde kahvehane duvarlarını inceden inceye titreten, cılız sesleriyle sayıklar olmuşlar “ah nerede o eski muhabbetler” diye. Demle şahım bir muhabbet samimi, içten olsun, göz değil gönül alsın diyesim gelir bir kafeden içeri girince. Ama hevesim kursağımda kalır. Samimiyet yerine gösteriş almıştır mekânın sadeliğin. Yapmacık dekorasyonlar, yapmacık çay ve içecekler… Hal böyle olunca dolayısıyla muhabbetlerde yapmacık oluyor. Aslında muhabbet demeye bile varmıyor dilim. Muhabbette teknolojiye yenik düştü sanırım. Gelişen teknoloji sanırım kârdan çok zarar getirdi insana muhabbet adına. Hatta unutturdu bize dünya hayatının karanlık patikalarında kaybolmamızı engelleyen dostluk ve muhabbet kavramını. Sosyalleştiğini zanneden asosyal medyanın asosyal insanları