Kayıtlar

Mart, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kadınların Kıyafetine Erkekler mi Karar Vermeli?

Resim
Üniversitenin üçüncü yılında hocam Kur’an-ı Kerim’de sizi etkileyen ayetler hangileri diye sorunca önce şaşırmakla beraber sabır ve tesettür ayetleri demiş idim. Şaşırma derken hangisi sorusunaydı şaşkınlığım. Lakin tesettür deyince kadının tesettürü geliyor herkesin aklına Nur Suresi’ndeki bilinen ayet. Ama benim kastım o değildi. Ben bir önceki ayetten bahsediyordum. Erkeklerin tesettüründen bahseden ayet; “Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.” (Nur Suresi 30)  Bu cevaba alışık ve hazır değildi ki hocanın ilk tepkisi “tribünlere oynuyorsun” deyiverdi. Oysa aramızda geçen konuşmayı en ön sırada olmam sebebiyle ikimizden başkaları dikkatle dinlemiyorlarsa anlamaları mümkün değildi. Velhasıl konu erkeğin tesettürüdür efendim. Kendisine hitabın ilki gözlerine sahip çık diyen ayeti atlama sırığı ile geçip kadınlara hitaben inen bir sonraki

İki Göz Bir Baba

Resim
İki Göz Bir Baba Baba hep sağduyunun, metanetin, soğukkanlılığın kalesi olmuştur, düşmemiştir bu kale bizde ve düşmeyecektir kalbinde imandan bir kıvılcım bulunduğu sürece. İnternet çağı, biri Hakkâri’de fısıltıyla konuşsa artık Edirne’de hoparlörden konuşuyormuşçasına dinleyebiliyor insan. İstanbul, yürekleri yakan iki olaya şahit oluyor bu günlerde, biri minicik bir beden ki ranta kurban edilen, diğeri bu cana yandığını iddia edenlerin canına sebep olduğu bir fidan. İkisi de bu memleketin evladı, ikisi de bu vatan ve bayrak için gerektiğinde canını seve seve versin diye yetiştirilmiş fidan. İkisinin de ait ve sahip olduğu bir yüreği var. Bir baba var ki gözlerine kan oturmuş artık bakmaya mecali kalmamış, ruhunun ve kalbinin yorgunluğu yüzüne yansımış, gözünün akı kırmızıdan görünmez olmuş, sanki al kırmızı bayrağa gözünde sarmış evladını, ciğer paresini. Biliyor yanan yüreğin neleri yakabileceğini. Dedim ya baba yüreği metanetin son kalesi. İçin için yanar da duman vermez

Titreyen Kalpler Bilirim

Resim
İnceden titreyen kalpler bilirim Allah dendiğinde keman teli gibi , Bir de Allah’ı bildiğini zanneden kayadan katı kalpler bilirim. Biri henüz nefsini yenip atamamış kenara, vicdanında ezilen Diğeri nefsini yendiğini zanneden ama kibir deryasında yüzen. Ud gibi titreyen kalpler bilirim ezan okununca, ney gibi inim inim inleyen, Bir de akordu bozuk gitar gibi kalpler, namaz kılınca Müslümanım zanneden. Ahlakı evin en ihtişamlı yerine asmış güya Müslümanlar bilirim, Birde hayâsı yüzüne peçe olmuş Müslümanlığını kendi bile bilmeyen. Müslümanlar bilirim kayadan katı kalpli, kardeşi için kılı kıpırdamayan, Bir de Müslümanlar bilirim kendinde yoksa bile olacağı günü sayan. Müslümanlar bilirim cehennem denince kendini oralara yakıştıramayan, Bir de Müslüman bilirim gir kulum dese yaradan, cennete girmekten hayâ duyan.

İnsanın Kader Çelişkisi

Resim
Ne çektin be kader insanın elinden, başına gelen kim bilir pişmiş tavuğun başına gelmemiştir bu güne dek. Adı kader olan bayandan değil bahsim, iman esası olan kaderden. İnsanın yanında semeri vurulu hazır bekleyen eşek gibidir kader, nerde sıkıştı, çıkamadı işin içinden yükle sırtına. İnsanoğlunun güçsüzlüğünün, acziyetinin bir ispatıdır aslında bu tavır. Yenildim ama çaktırma demektir. Taşıyamıyorum ama hizmetçim var demektir, kendi beceriksizliğini kaderi hizmetçi tayin ederek telafi etmeye çalışır insan bu davranışıyla. “Vardır bunda da bir hayır” sözü aslında yenildiği anların bir sloganıdır insan için çünkü kazandığı anlarda asla “vardır bunda da bir hayır” demeyişi buna en büyük delildir. Öyle midir peki kaderin kaderi? Her şeyin bir kaderi varsa kaderin neden bir kaderi olmasın ki? İnsanın hizmetçisi ve dara düştüğü, yenildiği ve işin içinden çıkamadığı anların güvenli limanı mıdır kader? Ya da kader gerçekten bu kadar girift ve anlaşılması zor hatta imkânsız bir şey

BİLEMEYİZ

BİLEMEYİZ İ nsan hiç farkına varmaz bazı şeylerin . E linin gittiği klavye bile ayrılık tellallığı yapar dostlarından da o bunu idrak bile edemez. T elefonun tuşları masum birer harf isçisi gibi düşüncelerimizi beyaz sayfalara ilmek ilmek nakış misali işler, O ysa bilemeyiz atılan her ilmek nakışı oluşturan temel bir parça ve ilmeğin kaçması demenin nakışın telef olması anlamına geldiğini. S ayfalar dolusu yazarız hem de ne  edebi cümleler kurdum be diye gururlana gururlana, O ysa bilemeyiz ki her harf boynumuza geçirdiğimiz yağlı ipin bir ilmeğini, H er kelime o ipin bir cüzünü ve her cüz biraz sonra hayata dair umutlarımızı söndürecek yağlı ipin kendisini meydana getirdiğini. B ilemeyiz ki Allah'ın konuşun ve anlasın diye verdiği bu konuşma yetisinin aynı zamanda bir imtihan vesilesi olduğunu buna mukabil iki kulak verdiğini. V e biliriz, aslında farkındayızdır acziyeti boyunu aşmış bir kuldan ibaret hayat serüvenimizin.