Kadınların Kıyafetine Erkekler mi Karar Vermeli?

Üniversitenin üçüncü yılında hocam Kur’an-ı Kerim’de sizi etkileyen ayetler hangileri diye sorunca önce şaşırmakla beraber sabır ve tesettür ayetleri demiş idim. Şaşırma derken hangisi sorusunaydı şaşkınlığım. Lakin tesettür deyince kadının tesettürü geliyor herkesin aklına Nur Suresi’ndeki bilinen ayet. Ama benim kastım o değildi. Ben bir önceki ayetten bahsediyordum. Erkeklerin tesettüründen bahseden ayet;
“Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.” (Nur Suresi 30)
 Bu cevaba alışık ve hazır değildi ki hocanın ilk tepkisi “tribünlere oynuyorsun” deyiverdi. Oysa aramızda geçen konuşmayı en ön sırada olmam sebebiyle ikimizden başkaları dikkatle dinlemiyorlarsa anlamaları mümkün değildi. Velhasıl konu erkeğin tesettürüdür efendim. Kendisine hitabın ilki gözlerine sahip çık diyen ayeti atlama sırığı ile geçip kadınlara hitaben inen bir sonraki ayeti yorumlamaktan, tefsir etmekten, hatta daha da aşırıya gidip tevil etmekten kendisine sıra gelmiyor. Oysa bir atasözü var hani “kendi gözündeki merteği görmez elin gözündeki çapakla uğraşır” eğer özeleştiri yapmak derseniz buna biraz öyle olsun hadi.
Biz Müslüman erkekler; kadınlar şöyle mi giysin böyle mi? Şöyle mi süslensin böylemi? Şurada mı süslensin burada mı? Kadının tesettürü nasıl olsun? Kadın ne giysin? Kadın nasıl davransın? Kadını sınırı ne olsun?
Bütün bu sorular benim mülahaza ettiğim kadarıyla kendine durduracak bulamayan, kendine sınır çizemeyen, kendi göz şarabının sarhoşluğundan kurtulamayan erkeğin bir müddet sonra evhama dönüşen ama bu soruları asla kendine yöneltemeyen korkaklıkları diyebilirim. Gözüne sahip çıkabilse erkek, karşısındakine salyangoz gibi yapıştırmasa gözlerini, kafasını Hz. Peygamberin yürüdüğü şekliyle sağ ayak parmağına sabitleyip öyle yürüyebilse, gidebilse gideceği yere kadın da kendine ona göre çeki düzen verecektir. Çok mu iyi niyetli bir görüş oldu? Hakikat şu ki erkek ne yaparsa yapsın eğer bir kadın İslami ilkelere göre hayatını nizama sokmayı nefsine yediremiyorsa erkek karanlığa kurşun sıkıyor demektir.
Herkes kendi evinin önünü süpürse mahalle temiz olur diye bir vecizemiz vardır hani. Herkes kendisine çizilen sınırlara riayet ederek Allah’ın hakkını gasp etmeden, Allah’ın hududunu çiğnemeden kendine bahşedilen ömrü yaşasa insanlar arasında sükûnet ve eşler arasında sekinetten başka bir şeyin olması muhaldir.
Lakin bizim toplumumuz biraz garip görmüyor gözündeki merteği başlıyor efendim; bankacı kadın nasıl giymeli, öğretmen nasıl giymeli, polis kadın nasıl giymeli, avukat nasıl, bürokrat nasıl, milletvekili nasıl şu nasıl bu nasıl? Olmadı bence kadın mühendisliği diye bir alan ihdas edelim proje kadınlar üretelim. Kadınların yanlışları, bu hususta kusurları, kasıtları yok diyemem. Lakin sınırları Allah çizmiş, Resulullah göstermiş bu güne kadar konuşulmuş anlatılmış. Şimdi konuşma anlatma ve İslam’ın gevezeliğini yapma zamanı değil. Vakit İslam’ı yaşama vaktidir. Yaşayarak gösterme, öğretme vaktidir. Yaşamıyorsan gevezelik etme. Hani anlatılır “mollanın biri camide komşusuna çıkışmış ya komşu senin şu kıza sahip çık, ne öyle daracık elbiseler, kot pantolonlar” diye çıkışınca, komşu mollaya “iyi de komşu senin kızın ne farkı var” demiş, molla uyanık “Allah için söyle yakışmıyor mu”. Özüm erkeklere gelecek, kendisine olur olmaz kıyafetleri yakıştırıp kadına gelince cingan çıkartmak yerine biraz da kendimize bakalım boy aynasında.
Bu demek değildir ki kadınlar istediği gibi at koşturabilir elbise dünyasında, sokakları podyuma çevirebilir, kimse karışamaz. Kadın için de erkek için de sınırları Allah ve Resulü çizmiş ulema da yolu göstermiştir.

Önce kendine bak, bende söylediklerimden ne kadar iz var? Sonra başkalarına yaşantınla söyleyecek çok sözün olacak zaten. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karınca Bedduası

Kıymetli Dostlarım

İtiraf