Nefsin Kanını Akıtabilmek Kurbanla Birlikte


Hakikati ayetle sabit olmuş dini bir vecibedir kurban. İslam öncesi ve İslamla aynı asırlarda var olan medeniyetlerde farklı amaçlarla da olsa kurban geleneği görülür. Kimisinde insan, kimisinde de semiz, tanrıların hoşuna gidecek bir hayvanın adanması şeklindedir.
Kurbanın tarihçesine bakıldığında ta ki Âdem (a.s)’a kadar gittiğini görmemiz mümkündür. Dini vecibe olarak kurban ibadeti şüphesiz insanlığa ve insan tabiatına sayısız faydayı da beraberinde taşımaktadır. Ecdadın kurban ritüellerine bir göz gezdirecek, hatta biraz çocukluğumuza inecek olursak özellikle köylerde ikamet eden Müslümanlarda bir hakikat vardır ki kurban kesilecek alana bütün aile fertleri gelir, çocuk çoluk herkes kurbanın kurban edilişine şahitlik ederler. İnsan tabiatında gizli olan şiddet ve vahşilik kurbanla birlikte sükûnete erdirilir. Günümüz modern çağında çocukları adeta kurban kesim alanlarına yaklaştırmayan aileler gerçeği söylemek gerekirse çocuklarını kendi elleri ile tehlikeye atıyorlar, sadece çocuklarını mı hayır tabii ki ailelerini de…
Kurbanı gören bir çocuğun niçinliğini sorgulamasının akabinde bir ebeveynin Hz. İsmail(a.s)’in rabbine tam bir teslimiyet içindeki babası Hz. İbrahim’e teslimiyetini anlatması ve bir çocuğun yaşayarak teslimiyet ve itaat hakikatini idrak etmesi günümüz isyankâr, asi gençliğinin zirve yapmasının önüne geçeceği bir hakikattir. Bir hayvanı kesmeye şahit olmanın vahşileştireceğini savunanlar ne yazık ki bizi, insanların aile fertlerini, sevdikleri insanları kıtır kıtır kesmelerine şahitlik etme mecburiyetinde bırakıyorlar. Ne dersiniz bir baba için yıllar sonra kavuştuğu biricik evladını mı, yoksa malının en göze gelenini mi kurban etmesi daha ağır gelir. Duyar gibi oluyorum yıllar sonra kavuşulan biricik evladı kurban etmek mi? Evet işte Hz. İbrahim(a.s) tamda bu iki hakikat arasında teslimiyetin babalığını yapıyor adeta. Rabbine verdiği söz evladına olan sevgisine ağır basıyor tek ve yıllar sonra gelmesine rağmen. İhsan edene ikram ediyor adeta evladını ve ikram edene tekrar ikinci bir lütuf geliyor. “Kurbanın derisindeki her tüy sayısınca size sevap vardır. Kanının her damlası kadar mükâfat vardır. O sizin mizanınıza konacaktır. Müjdeler olsun! [İbni Mace]” buyrulduğu gibi aslında edilen kurbanın kanı bize sevap olarak geri döner. İşte tam burada ayet yetişiyor hakikati açıklamaya Andolsun ki sizi biraz korku, açlık; mallardan canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele! (Bakara 2/155). Aslında kurban imtihanın bir parçası, canından vazgeçen Hz. İbrahim(a.s)’in zürriyeti malından yine kendi menfaati için geçebilecek mi sorunsun bir cevabıdır adeta.
Cüzdanının ilahiyatçısı, bir magazin sevdalısının çıkarak her yıl birinde horozdan, diğerinde ayakkabıdan kurban olur fetvasını verme patavatsızlığını göstermesi bize Habil ile Kabil’in kurban idrakini, hatırlatır. Âdem (a.s), oğulları Kabil ve Habil’in arasındaki meselenin çözülmesi için, Allah Teâlâ’ya bir kurban sunmalarını teklif eder. Kabil, kurban niyetine bir demet buğday getirir, Habil ise sürüsünün içinden en güzel ve semiz olan koçu getirerek Allah için kurban eder. Kabil katı tabiatlı, Habil ise takva sahibi bir kimsedir. Habil’in kurbanı kabul olmuş, Kabil’in kurbanı ise reddedilmiştir. Ne dersiniz bugünün Kabil’i olma yolunda emin adımlarla yürüyen ilahiyatçı olmadıkları halde ilahiyatçılığı 28 Şubat’tın ilahiyat dekanlığından ibaret, medyanın ilahiyatçı diye her yıl temcid pilavı gibi ısıtıp ısıtıp halkın kafasını karıştırmak üzere ekranlarda sunduğu bir ilahiyatÇI süprüntüsünün ayakkabıdan kurban fetvasına. Onlar ki şeytanın dostlarıdır…
Allah’a ulaşan kanı olmadığına gören kurbanın amacı da kan akıtmak olmaması gerekir. Hele senelik et ihtiyacını karşılamak hiç olmamalı. Kurbandan akan kanla birlikte nefsin kanıda akmalı. Allah’a ulaşan insanın takvası olduğuna göre nefsin çukuruna değil, rıza-i ilahinin huzuruna doğru akmalı kurbanın kanı. Kurbandan amaç Allah’a yakınlık kazanmak, mal ile yapılan imtihanı başarıyla geçmek, sevilen uğruna malı hatta İbrahim(a.s) gibi canı feda edebilmeyi göze alabilmek, teslimiyeti hatırlamak ve asla unutmamak olmalıdır.
Kurbanınızın kurban olması dileği ile bayramınızı tebrik eder bütün İslam âlemine huzur, sükûnet ve barış getirmesini Rabbimden niyaz ederim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karınca Bedduası

Kıymetli Dostlarım

İtiraf