Karınca Bedduası
Karıncanın
bedduası olur mu diye gelmiştir hemen aklımıza; şüphesiz. Neredeyse çoğumuz
evlerde, iş yerlerinde hatta camilerde görmüşüzdür karıca duası adı altında bir
dua.
Kıssalar
manzumesi vardır Hz. İbrahim’in ateşe atılması ile ilgili. Güvercinin gagası
ile, serçenin kanadı ile derken bir karıncadan bahsedilir. Rivayet olunur ki
Hz. İbrahim ateşe atılır karınca bir telaş içinde haber alır almaz bu olayı
koyulur yola. Nereye gidiyorsun diye soranlara, İbrahim ateşe atılmış ateşi
söndürmeye der. Kendisine bu halinle sen koca bir ateşi nasıl söndürebilirisin
diyenlere verdiği cevap “söndüremeyebilirim ama o yolda da ölürüm ya, safımız
belli olsun” der. İbretliktir.
Gelin
görün ki biz Müslümanlar karıncanın bu cevabını slogan haline getirmişiz nerede
bir şey olsa hemen cevap hazır safımız belli olsun. Olsun olmasına da hangi
saftan bahsediyoruz. Ortada cami kalmamış saf belli etmeye çalışan bir gençlik
var maalesef. Dava şuurundan yoksun, dillere düşen din, gönüllerde ve fiilde
bir emare göstermeyen iman, Allah selamet versin hepimize.
Her
şey anlık bir heves ile sokaklara döken sadece dakikalar için yanıp sönen ve
kendi kendini yakan bir alev gibi parlıyor ve sönüyor. Devamı yok. Kökü olmayan
bir fiilin, inancın devamı olabilir mi? Benim nazarımda meydanlarda İslam adına,
ümmet adına atılan sloganların tamamı hançerden aşağı inmeyen bir söz yığınından
başka bir şey değil. Çünkü fiili hayata hiçbir yansıması yok bu söz
yığınlarının. Düşündürücü gelmiyor mu size de İslamcı genç çok camilerde genç
yok. Namaza, Kuran'a Bahane çok ama statlarda yer yok. İşte söz yığını dememin
altında yatan sebep.
Kânuni
Sultan Süleyman, sarayın bahçesinde armut ağaçlarını kurutan karıncaların
öldürülebilmesi için Şeyhul İslâm Ebussuûd Efendi’den aşağıdaki beyitle fetvâ
ister;
Dırahta
ger ziyân etse karınca,
Zararı
var mıdır ânı kırınca
Pâdişâh’ın bu
fetvâ talebine, Ebussuûd Efendi de bir beyitle cevap verir:
Yarın
Hakk’ın dîvânına varınca;
Süleyman’dan
hakkın alır karınca!...
Karıncayı
meyveleri zarar uğrattığı için öldürme fetvası isteyen padişaha verilen cevabı
tefekkür ettik mi hiç. Oysa biz her gün karıncalar üzerinden saf belli etmeye
çalışırken yıllardır oluşa gelmiş bir geleneği adeta sırtından hançerliyoruz. Sloganlarla
şuursuzca çıktığımız meydanlardan farkında olmadan hezimetle dönüyoruz. Birilerinin
istediği gibi tam egomuzu tatmin ediyor ama slogan öncesi fiillerimize yine
hiçbir şey olmamış gibi devam ediyoruz.
Aslında
farkında olmadan karıncaları, güvercinleri, serçeleri kırıyoruz. Yarın hakkın
divanına varınca onlarda hakkını alacak bizden; şüphesiz. Her saf belli etmek
için şuursuzca kullandığımız karınca kim bilir hangi beddua ile çıkacak hak
katında karşımıza.
Vesselam...
Yorumlar