Zirveler Tepelerin Üzerinde Yükselir…


Hiç öğrenemeyeceğiz diye korkuyorum doğrusu; şu yapıcı olmayı. Belki diyebilirsiniz nerden çıktı şimdi bu da diye…  Aslında çoktandır aklımda, yazmak istiyordum bu konuyu ama bu güne nasipmiş.
Yeni bir şeyler yapmak isteyenlere Akşamseddin gibi hayranlık ve bir şeyleri başarabileceğine inanarak bakmayı bir türlü beceremiyoruz. Kıvılcım gördüğümüz yere yangın var diye koşuyor üstelik koşarken de yanımızda ırmakları taşıyoruz söndürmek için. Bu ırmaklar aşağılama, hakir görme, kınama gibi bulanık sularla dolu. Cemil Meriç ne güzel söylüyor Allah ona rahmet etsin her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye koşan zavallı insanlarım: karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi! Düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bu ülkede, düşünce adamı nasıl çıkar”.
 Geçmişe bakıyorum bu kadar dev fikir adamları nasıl çıkmış diye. Her devin arkasında bir başka devle karşılaşıyorum. Gerçekten bir dağın zirve olabilmesi için başka zirvelere ihtiyaç var. Erciyes’e bir bakın, Ağrı Dağı’na hatta Everest’e tek başlarına bir minare gibi mi yükselmişler yoksa etraflarında irili ufaklı tepelerin arasından sivrilip zirveyi mi temsil etmişler. Osmanlı’ya bakıyorum zirve şahsiyetlerin arasından sivrilen zirveler, Akşamseddin gibi zirve bir hocanın talebesi çağ açıp çağ kapayan Fatih Sultan Mehmed Han. Biraz daha geçmişe gidelim Selçuklu, yetişen alimler ve çevrelerlindeki ulema sınıfı. Az daha gidelim Abbasi ve Emeviler, Yetişen İmam Buhariler, Şafiler ve İmam-ı Azamlar. Endülüs’ü hiç zikretmesem haksızlık olur Avrupayı imar eden dev şahsiyetler.
Bu gün neden çıkmıyor böylesi zirveler diye sormadan edemiyor insan. Aslında cevabı verdik çünkü zirve şahsiyet yok. Öğrenmek isteyeni körleyen, koşmak isteyenin ayağına taş bağlayan, uçmak isteyenin kanatlarına makas vuran bir eğitim anlayışı içinde kaybolup giden zehir gibi beyinler. Kaybolup giden nesiller.
Fatihlerin İstanbulları tekrardan fethedebilmesi için Köselere ve Muratlara İhtiyaç var. Korkak her adımını kırk kere tartan, risk almaya yaklaşmayan, en ufak bir eleştiride geri adım atan, hayalleri ve yapmak istedikleri pamuk ipliğine bağlı olan öğretmen, hoca, idareci ve öğrenci ile bu gemi yürümez.
Vesselam. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karınca Bedduası

Kıymetli Dostlarım

İtiraf