İnsan ve Onun Mücadelesi

Ne demek isterki insan, kim bilir neleri haykırmak ve içinden gelen neleri söylemek... Bazen edebi müsaade etmez bazen söyleyeceği sözün devamına ilmi yetmez. Peki, susmak mı gerekir ya da fiili duayi terkedip agzina bir sakız gibi üç beş kelime kavli duayı dolamak mı? Çıkısı ne, kimsenin henüz karar veremediği bir kısır bilgi bombardımanın gazileri hatta şehit adaylarıyız. İlkokuldan başlanan, hassasiyetlerimizi yıkma savaşının lisede ruh üflenip, lisans ve lisansüstü eğitimde ete kemiğe bürüme çalışmasının birer kobayı durumundayız. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu haykıran vicdanlarımıza karşı bile adaletsiz ama garip olan ayni zamanda adalet çığırtkanlığı yapan aciz adalet savaşçılarıyız. İnsan kendine yalan söyler mi, seni yaratan Rabbin seni sana hem kelamı hem de gönderdiği peygamberi ile adeta nakıs nakıs dokunmuş bir kumaş gibi anlatıyorken hala macera peşinde koşma çabası ne diye. Fıtratla olan bu savaşımız daha ne kadar, nereye kadar sürecek. Âlemden ibret almayacak mıyız?
Nefis denen mahlûku tanıyan en babayiğit âlimler bile, şeytanla onun el ele verip tuzağına düşürmesinden korkarken bizim daha en ufak bir arzusuna dahi geri adım attıramayan haddini bilmeyen benliğimize ne oluyor sormak gerekmez mi? Yoksa biz kendimizin, zayıflığımızın, nefis ve iradesizliğimizin farkında olmamanın gafletinden hiçbir şeyi göremez mi olduk. Kibarı ulemaya soğuk terler döktüren, geceler boyu gözyaşı akıtmasına sebebiyet veren nefsin ve şerrinden rahman ve rahim olan Allah’a sığınmak için adeta hakkın kapısında bende olduğumuz şeytandan gafil mi olduk yoksa. Âlime musallatlığı ile adeta ün salan, cahili zaten kendi kapısında kul gören, ilim talebesini bildiği ve uzak durması gerekenlerle imtihana zorlayan şeytan-ı aleyhi lane’den gafil miyiz?
Aslında Allah(c.c) ne tür bir söylemin kaybedeni olacağımızı bize bildiriyor. Örneğin Kıyamet Suresi 14-15. ayetlerdeDoğrusu insan kendi nefsini görür, Bir takım özürler ortaya atsa da” buyurduğu gibi... Resulullah (s.a.v) bir gün sahabesi ile harpten dönüp onlara “Küçük cihaddan büyük cihada döndük.” deyince Büyük Cihad nedir? diye sordular. Resulullah (sav)’min; “nefisle yapılan cihaddır” buyurdukları gibi... Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin “Nefsini ıslâh edemeyen, başkasını ıslâh edemez. Öyle ise nefsimden başlarım.” Demeleri gibi daha bunların örneklerini çoğaltabiliriz. Allah ve Resulü’nün uyarısı, ulema-i kibarın uyarıları varken hala dinin yaklaşmayın dediği sınırları zorlamak akıl kârı olmasa gerek.
Öyle ki bu kadar azgın bir nefsi veren Allah(c.c) bizi dua ve ihlâs konusunda uyarmayı ihmal etmiyor. Çünkü o asla kullarını ihmal etmez. Bize, “Dediler ki: "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!" (A’raf/23) buyurarak nefsin tuzağına düşenlere de karamsarlığa düşmek yerine nefsin yaratıcısı olan kendisine sığınmamızı, acziyetimizi dile getirmemizi ve ondan samimiyet-ihlâsla yardım istememizi öğretiyor.
Rabbimiz bizi nefsin ve nefse galebe çaldıracak durum ve ortamların şerrinden muhafaza buyursun. Selam ve dua ile…
 
-
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karınca Bedduası

Kıymetli Dostlarım

İtiraf