Yavuz Sultan Selim ve 3. Köprü


Yavuz Sultan Selim ve 3. Köprü ne, alaka diyebilirsiniz belki. Aslında zahiren bakınca çok alakası yok ancak ismin arka planında yatan hakikatler zihinlere mesaj anlamında çok alakaymış dedirtecek cinsten.
Dünya devletlerinin ileri diye nitelenen ekonomik, askeri ve ilmi anlamda öne çıkanlarının başka bir memlekete ordularla girip silahla savaşmak ya da dünyanın her bir devletine ayrı ayrı ordu savaşları açmak yerine daha etkin ve masrafsız olan psikolojik savaş içine girdiklerini görüyoruz. Zihinlerinde yatan asıl maksatlarını dünya gündemine açık ve net bir ifşa ile değil yaptıkları operasyonlara verdikleri isimlerle ya da yayınlarla yansıtıyorlar. Bir nevi fiilleri ile zihinlerini konuşturuyorlar.
Yıllardır en saçma şeylerde DOODLE yapan İstanbul’un fethine gelince google yapan google gibi. Avrupa’nın İstanbul’un fethini kabullenemediğini hala içinde bir ukde olduğunu görebiliriz. Bazı cahillerin dediği gibi unutma değil bilinçli bir mesaj bu dünyaya.
Bugün Türkiye için de dikkate değer bir gün benim kanaatimce. Hem İstanbul’un fethinin 560. yıl dönümü hem de İstanbul boğazına 3. gerdanlığı takma çalışmalarının devlet ricali tarafından tören günü. Sayın cumhurbaşkanının açıkladığı 3. Köprünün ismi psikolojik olarak dünyaya ne anlatıyor. Yavuz Sultan Selim ne yapmıştı.
Hatırlayacağınız üzere Yavuz Sultan Selim babasından devraldığı payitahtın sınırlarını 8 yıl gibi kısa bir sürede tam 2,5 kat artırdı. Bu sadece o günün şartlarına hitap ediyor. Yalnız öyle şeyler var ki yok canım diyeceğimiz cinsten. Mesela;
İlk Osmanlı halifesi olan Yavuz, verilen mesaj İslam dünyasını başsız bıraktınız ama yakın gelecekte o baş tekrar eski fonksiyonunu icra edecek.
Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman babasıdır, verilen mesaj biz bizden sonra gelecek nesilleri Kanuni gibi dini ve ilmi bütün olarak yetiştiriyoruz ayağınızı denk alın.
Çok zor bir süreçten geçen Türkiye bir dönem tornacı zihniyeti ile birbirine küstürülen Türkiye halkları ve İslam coğrafyasında tekrar barışı tesis etmeye ve elinden çıkan ata toprakları ile bütünleşme içerisinde, özellikle ülkemizdeki açılım sürecinde birlik adına bu isimle verilen mesaj büyük anlam ifade ediyor. Padişahlığı döneminde Yavuz Anadolu'da birlik sağlanmıştır verilen mesaj türlü entrikalarla arasını bozduğunuz Anadolu eski birlik ve bütünlüğüne tekrar dönecek. Bunu Yavuz nasıl başardı ise biz de ilhamımızı ecdadımızdan alarak bunu başaracağız.
Mısır hakimiyeti ile Osmanlı’ya dahil olan kutsal topraklar beraberinde hem halifeliği hem de kutsal emanetleri İstanbul’a taşımıştı. Buradan verilen mesaj Yavuz nasıl manevi değerlerine sahip çıkıp onları payitahtı altında himaye ettiyse bizde değerlerimize sahip çıkacağız gerekirse İslam âleminin hamisi olacağız.
Türkiye son asırda çok önemli bir ticaret ve enerji koridoru haine geldi. Yavuz döneminde devrin en önemli iki ticaret yolu olan İpek ve Baharat Yolu'nu ele geçiren Osmanlı, bu sayede doğu ticaret yollarını tamamen kontrolü altına almıştı, şimdi ise Türkiye önemli bir enerji koridoru. Hem ticaret yolları hem de enerji konusunda. Doğunun zengin yer altı kaynaklarının batıya daha az maliyet, daha az zaman kaybı ve daha az tehlike ile ulaşması noktasında dünyanın özellikle batının göz hapsinde. Burada Batıya verilen mesaj Yavuz devrin en önemli iki ticaret yolunu elinde bulunduruyordu biz de değişen dünya da değişen şartlarla enerji koridoru olma özelliğimizi ve transit ticaret geçiş özelliğimizi barındırıyoruz dikkat edin.
Yavuz Sultan Selim'in önemli amaçlarından biri de doğudaki bütün İslam devletlerini tek bir devlet çatısı altında birleştirmekti. Bugün Türkiye izlemiş olduğu dış politika ile atalarının izinde olduğunu dünyaya seslendiriyor. Bu ismin verilmesi, nazlanan AB’ye de bir mesaj niteliğinde. Birliğe almasanız da biz doğudaki kökenlerimiz ve Osmanlı coğrafyası ile bütünleşiyoruz… Bilmem görüyor musunuz?
Son dönemlerin tersine beyin göçünden de burada bir iz var. Yavuz Tebriz seferinde birçok ilim erbabını payitahta gönderdi. Şimdi de batı ve ABD’de bulunan ilim adamları ana yurtlarına bir bir dönüyorlar.
Yavuz devri birçok yeniliğe sahne olmuştu bugün de Türkiye Cumhuriyeti Devleti hem içerde hem de dışarıda birçok yeniliğe imza atıyor.
Bir tek tehlikesi var bu mesajların Yavuz’un ömrü çoğu hayalini de gerçekleştirmeye vefa etmemişti. Ümit ediyoruz ki günümüz Türkiyesi de bu hazin akıbetle karşı karşıya kalmaz.
Diyeceğim o ki dostlar aşağılık kompleksine kapılmadan muhtaç olduğumuz asil kanın damarlarımızda olduğunun bilincinde olarak, Yahya Kemal’in dediği gibi “kökleri mazide olan ati” olma yolunda emin adımlarla ilerlemeye gayret edeceğiz.
Gayret bizden muvaffakiyet Allah’tan.



Yorumlar

Adsız dedi ki…
Dikkate değer

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karınca Bedduası

Kıymetli Dostlarım

İtiraf