Sıra Kimde?



Ölüm denen ibret gemisi, ne zaman demir alacak bu limandan ve bizi sevdiklerimizden ne zaman ayıracak bilemeyiz.
 Ölümler birbiri ardınca, çevremizde müşahede ettiğimiz gibi. Kimi zaman kendi evimizden çıkıyor yeşil tabut, kimi zaman yolda o kendi arabasında biz kendi arabamızda yan yana seyahat ediyoruz, kimi zaman da bir caminin köşesine sünmüş gözü yaşlı insanlara şahit oluyoruz. Kim olduğunun bir önemi yok.
O tabutun içinde olmayı düşünüyor muyuz? İbret alıyor muyuz üzerinde yazan “inna lillah ve inna ileyhi raciun”  ve "Küllü nefsin zâikatü'l-mevt" ayetlerinden. Tefekkür ediyor muyuz giden ilk Bahar, Yaz ve peşinden gelen Son Baharı sonra Kışı?…
Her gün dünyadan bir yıldızın kaydığına şahit oluyoruz dünyalıklar adına. Ahiretin yıldızları Allah’a malum. Kimi ekranların, kimisi gönüllerin, kimisi ekonominin yıldızları vs. ama neyin yıldızları olduklarının çok bir önemi yok bence eğer bir önceki, hatta bir önceki gün rutin olarak her gün ekranda gördüğünüz birinin bir sonraki gün ekranda “öldü” diye ifade edilişinin soğukluğu bize bir şey ifade etmiyorsa. Yoksa ölümünden sonra kişilerin hayat kavgaları ile uğraşmaktan, küfürler etmekten, bütün kirli çamaşırlarını meydana dökmek için çaba sarf etmekten, hiç tatmin olmayacak olan egomuzu tatmin etmeye çalışmaktan kendimize bir ders çıkarmaya vakit bulamıyor muyuz?
 Bazen düşünüyorum Allah kullarını cennete sokmak için sebepler halk ediyor. Kimi kullarının arkasından ona gıybeti veya başka bir şeyleri sebep kılarak. Kim bilir hiç farkında olmadan bize zulmedenin bile cezasını hafifletiyoruz. İslam büyüklerinden Abdullah b. Mübârek’in yanında birinin gıybeti yapılır. Bunun üzerine Abdullah b. Mübârek şöyle der: “Eğer birinin gıybetini edeceksem anne babamın gıybetini yaparım, çünkü onlar benim iyiliklerimi almaya daha çok hak sahibidirler”. Neden iyiliklerinizi zayi edesiniz ki?
Bu günlerde yine ekranlardan bir yıldız, medyanın yıldızı kaydı. Asosyal medyada yapılan çarşaf çarşaf paylaşımlar dikkatimi çekti, kendini kurtarılmış bölge ilan edenler, küfürlerle intikam aldığını zannedenler, ahkâm kesenler hatta çıkar elde etmeye yeltenenler falan. Üzüldüm. Kendini tutamıyorsun mademki o zaman “Ben kişilik haklarımı helal etmiyorum, kişiyi Allah’ın adaletine bırakıyorum o adil olanların en adili, kahredicilerin de en kahiridir” deyip hem iyiliklerini zayi etme hem de kendini heder etme. Bu dünyada soramadığın hesabı ahirette yüce huzurda sorma fırsatını geri tepme.
Sıra kimde bilmiyoruz. Dün M. Ali Birand, ondan önce Mehmet Sungur, daha önce Erol Günaydın, Kamil Sönmez, biraz daha eskilere gidersek halen şarkıları kulaklarımızda çınlayan Barış Manço… Bunlar büyük yekûn tutar sıralanırsa.  Hakikat şu ki ibret almak isteyene, ölüm hak, geri dönüş yok.
Cenaze arabasını görünce boş da olsa gayri ihtiyari “inna lillah ve inna ileyhi raciun”diyorum. Ve soruyorum:
Sıra kimde?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karınca Bedduası

Kıymetli Dostlarım

İtiraf