Hamurumuzdaki Besmele


Hamurumuzdaki besmeledendir kim bilir ahlaksızlarla yola düşmeyişimiz ve ahlaksızlığı istikamet edinmeyişimiz.
Daha körpe birer çocukken bir hadis-i Şerif kulaklarımızda çınlamaya başladı, sol elimize aldığımız kaşık bir bakış sonra sağa geçti ve ağzımıza giden lokmanın hemen öncesinde soru işaretleri ile dolu o bakış yine; nerde besmele?
Meğer hepsi birer hadis-i şeriftenmiş “her işin başı besmele” olmazsa eğer besmele ketum olurmuş sonu işin. Böyle böyle büyüdük. Büyüdük de yürüdük. Şimdi koca koca adamlar olduk tabi bu başkalarının gözünde. Ya anne ve babaların...?
Yine birer “hani besmele” diye bakışların altındaki koca ama küçük birer çocuğuz. Hep imrenerek bakmışımdır şu koca koca ninelere hatta orta yaşın her meşrepten kimselerine hatta öyleleri de var ki bırakırlar beni hayretler içinde her seferinde. Otobüs, minibüs, vapur, tren ya da diğer başka binekler hatta bankamatiğe giden eller ve dudaklar hemen titrer “Bismillah”. Bu ne güzellik efendim belki de çoğumuz bilmiyoruz bile Kuran-ı Kerim’de 114 Besmele-i Şerife'nin var olduğunu. Kim bilir hadislerde övüldüğünü ki her besmelenin şeytana atılan Mina’daki bir taş olduğunu bilmiyoruzdur ama her adım ve adın besmele ile olduğu konduğunu bilmeyenimiz yoktur.
Ad dedim evet sağ kulağa okunan ezan ve sol kulağa okunan kamet öncesinde çekilen besmele daha doğarken hatta anne rahmine düşerken başlar birlikteliğimiz besmele ile sıkı dostluğumuz. Dostluk diyorum çünkü bizi anne ocağına bırakanın dilinde besmele, anne kucağına bırakanın dilinde besmele ve toprağın kucağına bırakanın dilinde yine besmele işte besmelenin büyüklüğü بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla başlarım. 4 kelime ve içerisinde sayfalarca mana, hikmet, bereket barındıran muhteşem, sanat eseri cümle.
Bize böylesine öğretilen ve her fırsatta pekiştirilen besmeleyi ecdadın hayatında en önemli başlangıçlarından olan mektep hayatına atılan ilk adımda “Bed-i Besmele” (Besmeleye Başlama) törenleri ile mektebe coşkuyla başlama ve çocuktaki okuma iştiyakını artırma, feyiz ve bereket dolu bir eğitim hayatı geçirme gayretlerinin birer yansımasında görüyoruz.
Besmelesiz nesiller tarlaya toprağı işlemeden atılan veya toprağın yüzeyinde kalan tohuma benzer. Ya kuşlarca yenir ya kurtlar içini kemirir. Toplumu ayakta tutan dinamiklerden biri daha doğrusu en mühimi maneviyattır. Maneviyat metrelerce yükseklikteki bir zirveye tırmanan dağcının belindeki kayaya çaka çaka tırmandığı ip gibidir. Dünya zirveye tırmanışta kat edilen o sarp ve ıssız yokuş,  ip ise maneviyattır. Nasıl ki ipi sağlam bağlamayan dağcı zirveyi yarıladığında ipin en ufak bir kopma belirtisi göstermesiyle ölüm korkusu ile kan ter içinde kalır dizinin bağları çözülürse maneviyatı zedeli olan kimse de dünya sıkıntıları karşısında maneviyat ipi sıkı değilse hayat bağları çözülür ve olmadık, beklenmedik işlere kalkışır.
Hakikat şu ki aslında besmele ile dostluğumuz baba sulbüne düşmeden başlar. İşte bu yüzden her şeyden ve her işten önce Bismillah...
Haydi bismillah diyelim besmele yenileyelim bu zorlu hayat yoluna öyle devam edelim.
Vesselam.

e-mail: hfz_samsun55@hotmail.com

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karınca Bedduası

Kıymetli Dostlarım

İtiraf