Hayatımızdaki Çölleşme


İnsanoğlu ne kadar inkâr etse de her geçen gün refaha ve rahat bir yaşama doğru hızla yol alıyor. Bu hızlı yol alış arkasında silinmeyecek izeler bıraktığı gibi önüne çıkan değerleri de adeta silip süpürüyor…
Bugün gelinen nokta, karşılaştığımız manzara içler acısı aslında. Ancak ayılıp ta geriye şöyle ibretle bakıp geleceğe dair önlem almanın gayretinde ve amacında olmadığımızdan bunu görmemiz zor hatta imkânsız. Öğrencisinden hocasına, işçisinden patronuna, akademisyeninden politikacısına, anarşistten dindarına kısacası 7’den 70’ine herkes birbirine kendi nokta-i nazarının doğru olduğunu iddia ediyor ve bunu da kabul ettirmek için her türlü meşru ya da gayri meşru yolu denemekten hayâ etmiyor. Böyle bir hayâsızlığı yaparken de; başkasının hata ve kusurlarını araştırmaktan, başkalarının kirli çamaşırlarını ortaya dökmeye çalışmaktan kendi kirli çamaşırlarını yıkamaya bir türlü zaman bulamıyor…
“Kim bir mümin kardeşinin dünyaya ait bir sıkıntısını giderirse, Cenab-ı Allah da onun ahirete ait bir sıkıntısını giderir. Yine kim iman sahibi bir kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah-ü Zü’l-Celâl de onun ihtiyacını giderir. Kim de inanmış bir kardeşinin herhangi bir kusurunu gizlerse, Settar olan Yüce Allah da dünya ve ahirette onun ayıplarını örter. Unutulmasın ki- kul, kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da onun yardımındadır.” (Taberânî, Mu’cemu’l-Evsat, 1, 63; Biraz farklılıkla: Buhari, Mezalim, 3; Birr, 59; Ebû Davud, Edeb, 38; Tirmizî, Hudûd, 3)
Kaybettiklerimiz maalesef bizi ahlakı çölleşmeye, değerler çölleşmesine, sosyal ilişkiler çölleşmesine, samimiyet çölleşmesine kısacası maddi ve manevi çölleşmeye sürüklüyor. Kaybettiğimiz ya da kaybettirilenlerin en başında Kur’an ve Sünnet geliyor. Öyle ki Kur’an ve sünnet hayat ormanının en ulu en görkemli çınarlarıdır, hayat ormanın en ulu en görkemli çınarlarının kökünden sökülmesi durumunda yerine ne dikilirse dikilsin asla onların yerleri doldurulamayacaktır. Kadim medeniyete baktığımızda Hz. Peygamber yaşayan bir Kur’an tefsiri, sahabe Hz. Peygamberi örnek almış ve hayatlarında noktası noktasına uygulamanın derdinde olmuş, dünyayı ahirete araç olarak kullanmışlar. Yine ulemaya, evliya ya hatta avama baktığımızda da bazı yanlışlar olsa da hayatlarını Kur’an ve sünnete göre tanzim etmişler yaşantılarında maddi manevi ve toplum bağlamındaki duyarlılıklarıyla parmak ısırttırmışlar ve daima imrenilen bir toplum konumunda olmuşlardır. Bugüne baktığımızda ise Kur’an ve sünnetten kopuşla birlikte ümmetin her biri diğerinin ayağının altını eşelemenin, her sözde hatta selamda dahi acaba bana selam veriyor ama bu adamın bir çıkarı mı var diye sorgulamanın peşinde olan bir ümmet ve İslam toplumu olup çıktık.
Evet, acı bir gerçek ki Hz. Peygamber’in sünnetini kaybetmeye yüz tuttuk. Artık Kur’an evin en görünür yerinde kimsenin ulaşamayacağı ve dantel işlemeli bir kılıf içinde duvarı süsleyen bir süs eşyası konumuna geldi. Hadisler ve sünnet ise kitaplıkların tozlu raflarında çok kitabım var görünsün amacına hizmet eden alındığı günden beri hiç içi açılmamış yıllar sonra açıldığında tatlı bir matbaa sesi duyulan süs haline gelmiş. Acı olan ise dün Kur’an ve sünnet diyenleri irticacı diye damgalayanlar bu gün başları dara geldiğinde Kur’an ve sünneti araç, bir sığınma yeri olarak kullanmaktan hiç haya etmiyor hale gelmeleri. Bu Allah’ın hududuna tecavüzdür, bu peygamberin hakkına tecavüzdür, bu asırlardır ulemanın oluşturduğu ilmi geleneğe tecavüzdür ve bu iki yüzlülüktür Allah’a şirktir, kul hakkıdır bunun hesabını vermek her yiğidin harcı değildir zannımca.  Hani bir söz vardır “ düşen uçakta ateist bulunmaz” evet çok haklı bir söz dara  geldi ya, can tatlı ya kime sığınacak bütün her şeyin kudretini elinde bulunduran Allah’a sığınmaktan başka çaresi mi var, acziyetini görmekten başka çaresi mi var ancak ye’s halinde imanı Allah kabul etmiyor. Naslar gösteriyor ki Kur’an ve sünnet hayatımızın her anında, başından sonuna varsa ahirette bir faydası olur…
Sonuç olarak derim ki kurtuluş anca öze, fıtrata dönüşle mümkündür, Prof. Dr. Emin Işık hocamızın da söylediği gibi “ Hz. Peygamberin izinde İslam’ı yaşamak ve onun dizinde Kur’an okumakla ancak mümkündür” 
Selam ve dua ile…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karınca Bedduası

Kıymetli Dostlarım

İtiraf